İçeriğe geç

Vergi Uyuşmazlıkları

Uzlaşma yolu açık olan vergi uyuşmazlıkları için, vergi mahkemelerinde iptal davası açmak YA DA uzlaşma yoluna gidip kamu alacağını indirimli olarak ödemek mümkündür. Bu tür uyuşmazlıklarda mevzuat hükümleri, mevcut delil durumu ve daha önce benzer olaylar hakkında açılan davalarda verilen kararlar birlikte değerlendirilerek, dava açılması YA DA uzlaşmaya gidilmesi konusunda bir tercih yapılması gerekir. Yapılacak tercihin dava açma süresi geçmeden yapılması gerektiğinden bu tercihin kısa sürede ve doğru olarak yapılması şarttır.

Daha önce dava konusu edilen, ancak mükellefin aleyhine sonuçlandığı bilinen benzer uyuşmazlıklar hakkında, uzlaşma değil dava yolunun tercih edilmesi halinde dava sonunda çıkan parasal değerler çok ağır olmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda hukuki durum mükellefe etraflıca anlatılmalı ve seçilecek yol konusunda mükellefin yazılı izni alınmalıdır.

Aşağıda özetlerine yer verilen Danıştay kararları, dava açarken dikkate alınması gereken çok sayıda hukuki uyuşmazlığı aynı anda taşıdığı için örnek olarak alınmıştır…

Danıştay Kararı

(1)Ülkemizde halen yapılmakta olan at yarışları 1950 yılında kurulmuş olan Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenmektedir. Yasa ve diğer mevzuat hükümlerine tabi olarak Türkiye Jokey Kulübü’nün organize ettiği at yarışlarında, dereceye giren atların sahiplerine ikramiye verilmekte, bu ikramiyelerden atın seyisi, antrenörü ve jokeyi belli oranlarda pay almaktadır.
At yarışlarında *JOKEY* ve *YARIŞ ATI ANTRENÖRÜ* olarak faaliyette bulunan meslek  mensuplarının elde ettikleri kazançlarından yaklaşık ELLİ YIL herhangi bir vergi alınmamıştır. Ne var ki 50 yıl sonra *jokey ve yarış atı antrenörleri*nin vergilendirilmesi konusunda Maliye Bakanlığı tarafından çalışma başlatılmıştır.

(2)Bakanlıkça verilen görev üzerine, yetki verilen kişiler (vergi müfettişleri) tarafından yapılan incelemelerde; *Jokey ve antrenörlerin kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmedikleri, bu meslek mensupları için, Türkiye Jokey Kulübü’nün de Gelir Vergisi (STOPAJ) kesintisi yapmadığı dolayısıyla vergi ödenmediği tespit edilmiştir.
Vergi müfettişleri tarafından niçin vergi ödenmediğinin sorulması üzerine adı geçen meslek mensupları, “yarış atı sahiplerinin ÇİFTÇİ sayıldığını, Gelir Vergisi Kanunu’nunda çiftçilerin yanında çalışanların vergiden muaf tutulduğunu, kendilerinin de çiftçi sayılan at sahiplerinin yanında çalıştıkları için vergiden muaf olduklarını beyan etmişlerdir.
Verilen cevaplar müfettişler tarafından kabul görmediğinden, geçmişe yönelik olarak gelir vergisinin faizi ile istenmesi ayrıca vergi ziyaı cezası kesilmesi yönünde raporlar düzenlenmiş, vergi daireleri de müfettişlerin raporlarına uyarak gelir vergisi, faiz ve ceza içeren işlem yapmışlardır.

(3)İstenen vergi ve cezaların iptali için, VERGİ MÜFETTİŞLERİNE SÖYLENEN ANCAK KABUL GÖRMEYEN GEREKÇELERLE iptal davaları açılmıştır.
Antrenörün açtığı davayı haklı bulan Adana’daki Vergi Mahkemesi vergiyi iptal etmiştir. Vergi aslı iptal edildiği için vergiye bağlı ceza da kalkmıştır.
Jokeyin açtığı davaya bakan İzmir’deki Vergi Mahkemesi ise, jokeyin vergileri ödemek zorunda olduğuna karar vermiş, ancak vergilerin süresinde ödenmemesinde jokeylerin kasıtlı bir hareketinin bulunmadığını, yetkili makamların görüş değiştirmesi sonucu mükellefin yanılgıya düştüğünü belirterek vergi cezasını kaldırmıştır.

(4)Mahkemelerin verdiği kararları temyizen inceleyen DANIŞTAY 3. DAİRE’si jokey ve antrenörlerin aldıkları paraların vergiden muaf ücret olarak kabul edilemeyeceğini, bu gelirlerin vergisinin cezalı olarak ödenmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararlarını bozmuştur.
Danıştay’ın bozma kararları, jokey ve antrenörlerin kazandıkları paraların vergisini, kesilen cezaları ve ayrıca faizleri ödeyeceği anlamına gelmektedir.

Bu yazıda sözü edilen Antrenör tarafından açılan davanın özeti
Danıştay 3. Dairenin : 2004/ 1554 esas – 2005 / 694 karar sayılı kararından
Jokey tarafından açılan davanın özeti
Danıştay’ın aynı dairesinin 2006/1519 esas – 2007/448 karar sayılı kararından alınmıştır.

Yukarıda yer verilen iki Danıştay kararı, vergi davaları açılırken dikkat edilmesi gereken en önemli *5* unsuru aynı anda içerdiği için, emsal olarak seçilmiş olup kararlarda yer alan meslek grupları tamamen rastlantıdır…

1 – Vergiye ilişkin olaylarda Maliye Bakanlığı görüş değiştirebilir…
Yukarıda yer verilen iki mahkeme kararı, “mevzuatta ve vergiyi doğuran olayda” bir değişiklik olmadığı halde 50 yıl aranmayan vergilerin Maliye Bakanlığı’nın görüş değiştirmesi üzerine 50 yıl sonra aranması ve bu uygulamanın Danıştay tarafından yerinde görülmesine örnektir.
Kanun koyucu her zaman yeni vergi kanunları koyabilir ya da mevcut vergi kanunlarını değiştirebilir. Ancak sözü edilen hukuki ihtilaf, kanunlarda bir değişiklik olmadığı halde Maliye Bakanlığı’nın görüş değiştirip 50 yıl sonra gelir getiren faaliyetin vergiye tabi olduğunu belirtmesi ve bunu bir özelge ile duyurmasına dayanmaktadır.
Vergilerin kanunla konulabileceği, Maliye Bakanlığı’nın görüş değiştirmek suretiyle vergi istemeye yetkisinin bulunmadığı şeklinde yapılan eleştirilere karşın, bakanlık uygulaması Danıştay tarafından uygun bulunmuştur.

2 – Vergi İnceleme Raporları her zaman yanlış değildir…
Yukarıda yer verilen iki Danıştay kararı, başlangıçta düzenlenen “Vergi İnceleme Raporlarında Yer Alan Görüşler”in Danıştay tarafından aynen benimsendiğini göstermektedir.
Kanunlar tarafından *vergi incelemesi yapmak için yetki verilen kişiler olan vergi müfettişleri* vergi mevzuatı konusunda üst düzey bilgi sahibi olan Maliye Bakanlığı görevlileridir. Bu kişiler tarafından düzenlenen raporların,
* Daima hatalı olduğunu kabul etmek
* Vergi Mahkemeleri tarafından, bu raporlara dayanılarak istenen vergi ve kesilen cezaların hemen iptal edileceğini düşünmek
son derece yanlıştır.
Yukarıda sözü edilen kararlarda görüldüğü gibi jokey ve antrenörlerinin vergi ödemek zorunda olduklarına, kesilen cezaların da yerinde olduğuna karar verilirken vergi incelemesi yapan görevlilerin tespit ve düşünceleri Danıştay tarafından aynen benimsenmiş, vergi mahkemelerinin aksi yöndeki kararlarının bozulmalarına karar verilmiştir.

3 – Her ihtilaf için dava açmak hatalıdır…
Yukarıda yer verilen iki mahkeme kararı, davaların mükellef aleyhine sonuçlandığını göstermektedir.
Dava açma yoluna gidilmeden önce hukuki ihtilaf bütün yönleri ile incelenmeli mevzuatın sıklıkla değiştiği göz önüne alınarak ihtilafın doğduğu tarihte yürürlükte bulunan hükümler dikkate alınmalıdır.
Mevcut delil durumuna göre dava açmanın fayda sağlamayacağının anlaşılması halinde Vergi Usul Kanunu’nun Vergi Ziyaı, Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezalarında İndirme” başlığını taşıyan 376. maddesinde düzenlenen koşullar çerçevesinde veya aynı kanunun “Uzlaşma” başlığı altında düzenlenen hükümlere uygun şekilde indirimli olarak ödeme yolu tercih edilmelidir.
Önemle belirtmek gerekir ki her vergi uyuşmazlığı için uzlaşma yolu açık değildir. Bu nedenle öncelikle istenen vergi ve kesilen ceza yönünden uzlaşma yolunun açık olup olmadığının incelenmesi gerekir. Uzlaşma yolunun kapalı olduğu uyuşmazlıklarda uzlaşmaya gidilmesi dava açma süresinin geçirilmesine neden olur.

4) Vergi yargılamalarında kurumların her zaman görüş birliği içinde bulunmaları beklenemez…
Olaya uygun emsal kararı doğru seçmek gerekir…
Yukarıda yer verilen iki mahkeme kararı, kurumların her zaman görüş birliği içinde bulunmadığını göstermektedir.Benzer olaylarda bir Vergi Mahkemesi vergiyi ve buna bağlı cezayı iptal ederken başka bir Vergi Mahkemesinin verginin ödenmesi gerektiğine karar verip sadece cezayı iptal etmesi, mahkemelerin kendi içlerinde görüş birliği içinde olmadıklarını, iki Vergi Mahkemesinin de cezaları kaldırırken, ceza verilmesi yönündeki Vergi İnceleme Raporlarındaki müfettiş görüşlere iştirak etmediklerini, temyiz incelemesi yapan Danıştay 3. Dairesi de verdiği bozma kararları ile Vergi Mahkemelerinin kararlarına iştirak etmediğini göstermektedir.
Dolayısıyla hukuki uyuşmazlığa emsal aranırken, değişik kararlardan olaya en uygun olanı seçilmelidir.

5) Vergi yargısında son söz Danıştay’a aittir…
Yukarıda yer verilen iki mahkeme kararı, hukuki ihtilaflarda son sözün Danıştay’a ait olduğunu göstermektedir. Vergi davalarında Danıştay içtihatlarının önemini ilk görenlerin başında merhum Prof. Şükrü Kızılot gelmektedir. Derlediği ve 8 cilt halinde yayınladığı Danıştay kararları konuya ilgi duyanlar için ilk başvuru kaynağı olmuştur.
Her ne kadar vergi uyuşmazlıkları mevzuat hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmekte ise de mevzuat hükümlerinin olaylara doğru olarak uygulanıp uygulanmadığı Danıştay tarafından denetlenir. Yeter ki emsal olması beklenen Danıştay kararı
* Danıştay’ın kendisi tarafından açıkça veya zımnen değiştirilmiş,
* Tarafların birinin karar düzeltme talebi üzerine daha sonra değiştirilmiş,
* Bozma kararına karşı mahkemenin direnme kararı vermesi üzerine genel kurul kararı ile değiştirilmiş,
*Veya Danıştay kararına dayanak teşkil eden mevzuat değiştirilmiş olmasın.

Danıştay herhangi bir açıklama yapmadan, aynı olay için önceleri verdiği kararlardan dönerek, aksi yönde kararlar verebilir. Örneğin Danıştay önceleri takdir komisyonlarının KDV indirimi yapma yetkisinin bulunmadığı yolunda karar verirken daha sonra bu komisyonların KDV indirimi yapma yetkisinin bulunduğuna karar vermeye başlamıştır.
Danıştay önceki kararlarından zımnen dönebildiği gibi, son zamanlarda gerekçeli kararlarının başında önceki kararlardan dönüldüğünü açıkça belirtmeye başlamıştır.
Örneğin Danıştay 9. Daire 01.03.2022 tarih 2022 /64 esas – 2022/ 650 karar sayılı kararlarında daha önce aynı olaylar hakkında verdiği kararlardan dönüldüğünü belirtmiştir.

Paylaş :

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir